Safranbolu'da Safran
Safranbolu'ya adını veren safran çiçeği
Safranbolu'da Çiçek Açtı Safran
Safranbolu Batı Karadeniz bölgesinde Karabük'ü Safranbolu'ya bağlayan yolun 100km'sinde bir inci tanesi.Üç minik ırmağın suladığı bir vadi çukurunda kurulu kendi küçük şöhreti büyük bir şehir.Namı dağları denizleri aşmış dünya çapında bir açık hava müzesi.1994 yılından beri UNESCO'nun Türkiye'de Dünya Miras Listesinde yer alan 9 kültürel varlıktan bir tanesi.
Safranbolu Candaroğulları döneminden başlayarak Osmanlı döneminde de uzun bir süre taraklıborlu adıyla anılmıştır.18yy dan önce de Zağfiranborlu Zağfiranbolu adı kullanılmaya başlamıştır.Rumlar ise Safranpolis veya Teodarapolis adını kullanmıştır.
Türklerden sonra şehir Zalifre,Zağfiranbolu adlarıyla anılmış olup 1940 yılından sonra şehrin adı Safranbolu olmuştur.
Vital Cuinet, 19. Yüzyıl sonunda Anadolu’yu karış karış gezmiş bir Fransız yazar, araştırmacı. Cuinet, her nereye uğradıysa, gayet tafsilatlı notlar düşmüş. Bu titizliği kimi bölümlerde bazı soru işaretleri uyandırsa da, hazırladığı 5 ciltlik kitap, o dönemin verileri açısından biz metin yazarları için hayli yararlı olmuştu.Bu bağlamda, safran’ın Cuinet’nin gözünden kaçması beklenemezdi.
“Cuinet, 1890’da, Safranbolu’yu Bartın’a bağlayan yol boyunca, kazanın kuzey ve doğusunda, Ulus ile Eflani nahiyelerinde, kendiliğinden doğal olarak yetişen safran (güz çiçeği, acı çiğdem) çayırları olduğunu yazmaktadır. Safranbolu’ya adını veren safran, tüm çevre köylerde ayrıca ekilmekte, ve kazanın başlıca gelir kaynaklarından birini oluşturmaktaydı.
“Cuinet, 1890’da Safranbolu’da hükümetin teşviki ile dutçuluk yapıldığını, ve bu bölgede iyi sonuçlar alındığını; yakın gelecekte daha da başarılı sonuçlara yöneleceğini belirtmektedir. Ayrıca, Safranbolu’nun âlâ ve çavuş üzümleri ünlüydü. “1890’da Safranbolu Kazası’nda hükümetin doğrudan işlettiği ya da ruhsat vererek işlettirdiği toplam 12 çam ormanı vardı. Çam ormanlarının toplam yüzölçümü 361 km2 idi. Cuinet, 1890’da ortalama 30.000 çam ağacının kesildiği ormanlardan Safranbolu Kazası’nın yılda ortalama 70.000 kuruş gelir sağladığını yazmaktadır.”
Safranbolu, 1927 yılında Zonguldak Vilayeti’ne bağlanmıştır. Safranbolu’ya bağlı bulunan Ulus Bucağı 1945’de, Eflani ve Karabük Bucakları 1953’de Safranbolu’dan ayrılarak ilçe haline getirilmiştir. Ancak 1937 yılında Türkiye’nin ilk ağır demir sanayinin Karabük’te kurulmasıyla Karabük hızlı bir gelişme göstermiş ve Karabük 1995 yılında Türkiye’nin 78. İli olmuş, Safranbolu da Karabük’e bağlanmıştır. Unutulmuş ve yıkılmaya yüz tutmuş olan Safranbolu'da, alınan koruma kararlarıyla 1975 yılında sonra koruma bilinci oluşurken, koruma bilinci 26 yıl önce 17 Aralık 1994'te UNESCO Dünya Miras Listesi'ne alınmasıyla zirveye ulaşmıştır. 26 yılda yapılan restorasyon ve koruma çalışmalarıyla "En iyi korunan 20 kent" arasına giren Safranbolu, Türkiye'de kent ölçeğinde UNESCO Dünya Mirası Listesi'ndeki yer alan tek kent olma özelliği de taşır
Osmanlı döneminden kalma han, hamam, konak, köprü, çeşme ve camiler gibi tarihi yapıların yer aldığı şehir, yer yıl dünyanın bir çok bölgesinden binlerce turist ağırlamaktadır. UNESCO Dünya Miras Listesi'ne alınan Safranbolu, 26 yıllık süreçte "korumanın başkenti", "açık hava müzesi", "Osmanlı'nın parmak izi", "en iyi korunan 20 kent" gibi unvanlarla anılmaya başlanmıştır.
Safranbolu'ya adını veren safran çiceği
Safranbolu Çiceği Safran ismini yörede yetişen safran çiceğinden almıştır.Kendi ağırlığının yüzbin katı kadar sıvıyı sarıya boyama özelliğine sahip olan bu çicek kimya sanayinde olduğu gibi sofralarda da kullanılmaktadır. Maddi değeri çok yüksektir ve dünya da üretildiği yerlerden biri de Safranboludur.